Pages

5.10.09

Ölümlerden Şunu Seçiyorum!

Efendim ilginç konuların usta çekcsidir bu yazar. Belki de yazarlığa itiliş ve kakılışının da yegane sebebi budur.

Aşağıda pek kıymetli komşumuz Zakir Bey ile Rıza adlı bir temizlikçinin hikayesini okuyacaksınız. Aslında bu sadece Zakir ile Rıza' nın değil hepmizin hikayesi.

Yine bundan ben çocuktum zaman öncesi. Gece tam uykuya geçme modunda beyinde erkek çocuk halvetiyle o gece izlenen parlament sinema klübünde olan erkek kadın ilişkleri ve bunun bir çocuk ürolojisne etkisi konulu cinsi bir hayal kurma sapıklığı söz konusu.

/yok o zamanlar öyle +18 ler filan bir kırmızı nokta var ki bizim de televizyonun o bölümü zaten görünmüyor!/

Hayal kuruşun o harbi orda oluş nirvanası anında alt komşunun hanımının merdivende ki adamı hayalden eden bağırışlarıyla tüm ev hayali bırakıp merdivenlere koştuk.

Alt komşumuzun iddası şuydu; kocam öldü!

/yani esas oğlanlardan Zakir!/

Hemen başka bir komşunun arabası hazırlandı ve orta asya atı kıvamındaki attan bozma şahin model arabayla hastaneye meftayı ulaştırmaya çalışıldı.

/ki başarıldı!/

Filmlerde gördüğümüz hastane önünde, hayatında hiç tırnaklarını ağzına götürmemiş insancıkların dahi ellerini ağızlarına sokup kararı beklediği anlar yaşanmadı. Daha hastaneye girerken güvenlik tespti yaptı zaten,

- pupilleri fiksıt dialite, ex olmuş la bu g.vat morga götürün bunu.

Güvenliğin terim dolu ilk teşhisiyle kimse birşey anlamasa da morga götürmek fiiliyle zaten feveyan koptu. Tirbünlerden etkilenen doktor zaten Zakir dayıya bakmadı bile.

/elbette koskoca güvenliğin yalan söyleyecek hali yoktu!/

Ama olan öyle olmadı. Öldürmeyen Allah, daha da sürün dedi. Morgda Zakir dayının kalbi pıt dedi. Kalktı ve iplerle muhatap olduğunu gördü;

+ ananı o ne lan!, nerdeyim lan ben! bağlamışlar la beni! popom??

/pamuk telaş yok./

+ ulan karanlık bide, du bakim şurdan bi ışık süzüyo..

/ekşın kapıya vuruş; zıng zıng zıng../

+ açın ulann!!!

işte bu anda Zakir dayının sesini duyan ikinci esas oğlanımız Rıza morg koridorunu süpürmekteydi. Gelen ses onu da şaşırtmıştı demek isterdik ancak Rıza ölülerle muhabbetiyle ünlü olduğu için hiç iplemedi;

- hopp kim var orda!

+ kimsin?

- rıza derler temizlikçi sen kimsin?

+ kurban olayım rıza bey kapıyı açın ben ölmedim!

- bey?

/ rıza şaşkın ama morgun kapısının çalmasından veya içerdekiyle olan muhabbetten değil kapının diğer yanındakinin hitabından /

- adın ne?

+ zakir safyaşar

- du bakim

/ kapıdaki liste incelenir hoopp.. /

- hmmm zakirim sen ölmüşsün öyle yazıyo burda yanlış yok.

+ kardeşim açsana ölmedim diyorum

- la git yat gelir oraya ağzını burnunu dağıtırım başıma bela açma doktor sana ölmüş demiş ölmüşsün, doktordan iyi mi bilecen lan hödük!

+ hödük? babandır lan!

Tabi konuşmanın yarattığı stres ile Rıza baya gerilmiş, s.ktir lan çekip yukarıyı temizlemeye karar vermiştir. Doktorlar tarafından pek bir sevilen Rıza kardeşmizin

/herkesin kardeş olarak kabul etmesini bekleyemiyorum! kimi için o daha özel olabilir mesela!/

kendi kendine konuştuğunu gören bir doktor abimiz, ağır ama üstünüm tarzıyla;

-Rızajım hayırdır ne bu sinir?

+Yav doktor bey sorma aşağıda bi lavuk ölmedim diye kapıya vuruyordu!

- Aşağıda?

+Morgda la!

/burada konuyu durduruyorum!/

Evet Rıza için 3 şey söylenebilir;

1- Rıza kafada böyle sesler duymaya başlamış, belki önceleri çaktırmamış ancak şu anda sinir bile yapmaya başlamıştır; Acil emeklilik!

2- Rıza böyle bir ses duyduğunu söyleyerek medyatik olmaya çalışmış, hep hastalarla ilgileniyosunuz lan duygusallığı yapmış, dikkat çekmeye çalışmaktadır; Acil emeklilik!

3- Rıza gerçekten böyle bir ses duymuş ve gerçekten iplememiştir; Yıldırım hızı emeklilik!

/konuyu donduğu yerden çözüyorum!/

doktor yükselen adrenalinin meraktan mı, sinirden mi olduğuna bakmadan hemşireler eşliğinde morga koşturmuş, kapıyı açımış bulunmuşlar ki ayakta adam anadan üryan

/hemşireler tabi "ay o ne" paniğinde arkalarını dönüyor!/

karşılarında birbirlerine bakıyorlar. Neyse bir öpüş, koklayış, sarılış sonrasında Zakir dayı temiz hava sahasına şöyle rahat rahat bir o..sruyor. Hastanenin ölümden dönenlere bilhassa ölüp yeniden dirilenlere özel kampanyasından kazandığı doktor önlüğünü giyen Zakir dayı, evin yolunu tutuyor tabi.

O an hemen hemen tüm tanıdıklarının içinde yas tuttuğu taziye evi olarak sayılan kendi evine gitme gibi bir planı var Zakir' in. Amaç süpriz yaparım olmasa da, iletişim kuramadığı evine ailesinden habersiz yürümekte.

/peki biz nerdeyiz!/

Tabi olayla hiç alakası olmayan bizler, sadece ağlayan insanlara bakmakta, gelen yeni yemeklerden de yeme hesabı yapmaktayız. Hani çok sevdiğimizden değil ama ölümün tam tanımını blmediğmizden de kapıdan beyazlar içinde giren Zakir dayıyı ofsayt bayrağı kadar normal karşılıyor, hatta "ulan adam bi çikolata getirir" gibi bedduanın bir durak öncesinde de eleştriyoruz. Ama evde durum aynı şekilde olmuyor;

Sağ baştan sayarak, ailesi, komşuları, akrabaları, eski sevgillileri filan bir bir korkudan yığılıyor, hatta kimisi pencereden atlamaya kalkıyor.

/günler sonra...!/

Zakir amca gerçekten ölüyor. Mezarına koyarken bile karısı ay kalkıyomu tırsaklığında ona buna yapışıyor. Mezarının takriben 10 m ilerisinde ise her daim kankası Rıza yatıyor. İkisine de öbür dünyada başarılar diliyor. Saygılar sunuyoruz.!

2.10.09

12 Hayvanlı Türk Takviminde İnsan Olarak Yakalananlar!

Biz yapı itibariyle meşur olmayı, bilinmeyi, sevilmeyi övülmeyi, bulaşık makinesini, buzdolabını neyim pek bir seven milletiz. Eskiden stadlarda skor değişecek diye 4 kişi tabut taşır biçimde bir skoru taşırmış,

/videolarda gördüm!/

hani bu skor taşıma işi de çok eskilerde değil televizyonların renkli zamanlarına tekabül etmekte ki futbol ile ilgili meraksızlığıma verip geçiyorum. Skor taşıyanlar o zamanların en baba popüler şahısları. tamam Oğuz gol atıyor ama 2. gol olduğuna karar veren o tabutçu tabelacılar değil midir kardeşim.

kahveye girdiklerinde kahve ahalisinin tamamının yer vermek intibası göstererek

/yer yer saygı!/

ayağa kalkmasının nedenine bağlar, bir daha da bu salak saçma konuyu derinlemesine düşünmem zaten.

düşündüğüm şudur; nedir bu bizdeki şöhret olma arzusu, depiksisi.

/hepimiz neden dadaist olmuyoruz mesela!/

nasıl bir haz diye sorasım geliyor ama milleti geçtim, insanoğlu olarak tuvallette "kakamıza bakmak" bile hoşumuza gidiyor, bizden çıkan birşey diye, neden olmasın ki diye de olayı kafamda kapatmıyor değilim bazen.

sabah şu evlilik programlarının birini izliyoruz yine, ki çok beğeniyoruz özellikle tirbünlerden gelen yaşı geçmiş abazan ve azgınların tepüşkülerini.

/hani bazen bunlar garanti ışık söndü oynuyorlar diyorum stüdyoda!/

kaldırıma koysan düz yürüyemez insan kişilerin bikere alayı kültürlü! şimdi burdan itibaren kültür tanımı okumayacaksınız, hemen eliniz yukarda ki çarpıya gitmesin ama dün gece cemil meriç hocanın bir kitabıyla hasbihal ediyordum yatmadan önce. o şekilde sağlanan bir uyku ile sabah kaltığınızda yapacağınız kültür tanımı çok değişik oluyor. yer yer dante seviyor, yer yer emilie zola ya basıyorsunuz küfrü. bazen balzac olmadan nasıl yaşarız, bazen kahrol ahmet fikri!

/konuya törn bek yapıyor!/

kadının biri ben kültürlüyüm olaağğnn benim kültürümü kullanıyorsunuz diye bağırıyor.

/sanki os.surmanın kültürel tarifini ağzıyla yapmış 5 dk önce/

yanında ki adam inanınız ki bandanayı takmış şu naçizane bilgisayarımının mausuna benzetmiş kendini

/touch ped değil bak dandik maus!/

adam, belki bir kaç kez yerden bulduğu sakız jelatinini üşenmeden alıp okumuş, kendini fıstık yeşili kültürlü addetmiş kadın

/o da belki diyorum bak. zorlasan o da yok!/

karşısında "biz nerdee sen nerdeee" mütevaziliği ayarı çekerek bence kendini daha kültürlü konuma sokmakta. Elbette herkes fikrni içinden tepkilendirecek diye birşey yok. ben çok çok bloğa yazar, hiç değilse klavyeden çıkardım sinirimi rahatlığıyla kalkar çayıma devam ederim. ama annem öyle olmadı;

-ulan o.rsp.ya bak!

/biz zaten ona bakıyoruz ama tepki işte!/

konunun hasılı ne tabela, ne kültürlü kadın aslında. konunu aslı azcık medyatik olma şansını gördüğümüzde kıçımızın hangi tarafa, neden kalktığı. bak yerli, yabancı örneklere misal;

Medyum Memiş; Yakında online cin satışında bulunacağını tahmin ettiğim, bu satırlarımı gördüğünde büyük ihtimal cinlerinin pipisini bana göstereceğini idda edecek kişi; herkes birgün memiş olacak!

Medyum Keto; dayak yemekten kendisini cinlerine adamış memişzede; memiş bi tek beni döver, memişim benim! Cinlerimiz de sevüşüyo zaten. Akrabaa gibiyiz! biz! Siz?

Zekeriya Beyaz; Evimizin sapığı. İlahiyatçı diye kendini millete yediren, aslı sosyoloji uzamanı olan, iki uzmanlığıyla bi şeyi doğrultamayan olan!

Cübbeli Ahmet; Gerçek mesleği stand up olan, camiye haydi namaza değilde, cübbeli fıkralar gösterisiyle cemaat toplama potansiyelli komikim o zaman neden olmasıncı!

Ajdar; İşte en medyatikleri. çikita mikita derken milleti uyutanlardan. bu satırlara konu olması, gugılda arandığında +1 sonuç vereceği ve bu manyaklığa benim de alet olduğumu gösterir.

/onun başarısı değil, benim-bizim salaklığımız yani!/

Paris Hilton; O kadar zenginim, dedem görmedi, size memelerimi gösterdim duyarlılığında ünlü olmayı zaten hakettiğini gösteriyor. en çok aranan değil midir gugılda paris hiltonun malzemeleri başlığıyla!

Aubrey O’Day; O da ünlü olanlardan ziyade ünlü ettiklerimizden; 2004 te giydiği eteğin altından taaa ebesinin nikahını göstermesiyle ünlü olmuş, sonra bir iki daha bir yerlerini gazetecilerin fotoğrafını çekebileceği bir açıdan çektirmesiyle medyatik ünlülerden olmuştu.

ha bir de blog yazarları var. bana bakmayın ben daha "çömezlerdenim" ama her ünlü gibi benimde bir sözüm var. bir gün ünlü olursam söz g.tüm kalmicak. cami, hastane, okul, hayır, sevap, şeytana pandik, pufff..