Pages

26.5.10

Ne Ortamlar Gördü Bu Yiğit!

Üniversite hayatım boyunca bir öğrencinin kalabileceği her yerde kalmıştım.

İlk sene bokumuzdaki boncuklara bişe olmasın diye özel bir pansiyona yazıldım. Senetlere imza atarken aklımda "babam saolsun" vardı. Ancak babamın o dönem girdiği banka kredilerine bağlı ailesel ekonomik kriz senetleri dürüp dürüp g.tüme sokma tehlikesi doğurdu. Bende bu dürülmüş tehlikeden tırsarak ders sonrasında, hatta arasında, hatta içinde, dışında, yanında, en ufak boş anında iş hayatına atıldım.

İşim; bi kaç apartmanın kalorifer kazanlarıyla ilgilenmekti. 3 ay sonunda ellerim yeni orgazm olmuş bir atın çüküne döndü. Nasırlardan hissetmiyordum. Ellerimdeki nasırları soran arkadaşlarıma çekinmeden utanmadan söylüyordum kazanlara baktığımı. İnanmıyorlardı. Hadi canım gitardan oluyo böyle şeyler tespitleri filan ayar ediyorlardı ayrıca. Yani o gitarı nasıl çalıyorumda iki elimde nasırdan gözükmüyor? Ya da o gitar nasıl bir gitar? İsrafilin üflediği sur düdüğüyle paralel birşey mi? O sur düdüğü üflerken ben arkada gitar fonu mu yapcam? Yada ben nasıl mal adamlara arkadaş diyorum??

Ellerimdeki nasır yanında kül adam olmuştum. Her yerimden kara kara küller çıkıyordu. Tırnaklarım siyah, saçlarımdaki kepekler siyah, kulağımdaki pislikler siyah, burnumdaki sümük siyah, tükürük siyah, ossursam o bile siyah...

Böyle bir dönemi bitirikten sonra yanan ağzım buza bile üfledi. Kredili Yurtlarda kalmaya karar verdim. Kredili yurtlar karışık yerlerdi. Her gece bir mevzu. Muhabbet olduğunda koşa koşa giden ben, mevzu durumlarında sıvışınca çok pis kıllanmış yurt sakinleri. Benim polis tarafından yerleştirilmiş bi ajan olduğumu düşünmüşler bi süre. Değişik gruplara mensup yavrular odaya gelip acayip acayip yakınmalar yapıyorlardı. efendim bilmem ne numarasındaki odada şunlar oluyomuş, bunlar okunuyormuş, efendim yurdun 2. katında halay çeken çocuklar aslında bölücüymüş, efendim tuvaletlerde CcC yapıp çocukları döven takım elbiseliler varmış.... Onlar bunları anlatıyorlardı ben onlara fıkra anlatıyordum. İyice kıllanıyorlardı. Anlıyordum ama ses etmiyordum. Hoşuma gidiyordu bu saf çocukların eğlencelik ideolojileri..

Birgün yurdu bastılar. Akşam saatlerinde halay çekip bazı "manevi" değerlere küfreden gruba iyice kıllanan takım elbiseli grup, gece yurdun muhtelif pencerelerinden satırlar, bıçaklarla içeri girmişler. Cam, pencere sesleri duyunca kapıyı açtım. Takım elbiseli guruhun en başında "Satır Kemal"

/kemal'e satır ismi, üst katlarında oturan öğrenci kızın meyve bıçağı sorması, akabinde kemalin tepsiye dizdiği satır, bıçak, silah setini götürüp "buyrun hangisini isterseniz alın" demesi ve kızın "saatııııııırrrr" diye bağırıp kaçmasıyla verilmiş...!/

diye bir arkadaş var. Bu arkadaş benim 2 yıllık sınıf arkadaşım. Ben onu severim o beni. Görür görmez "oyy gulağına gurban olduuum p.zevnkleri kesim hemen geliyom" diyince bütün oda dondu. Herkes bana bakıyor. Doğal olarak bende herkese. Bu donuk tavuk bakışı arkadaşların yüzlerinden bi türlü gitmedi. Bende mecburen yurttan ihracımı istedim.

Tek başına dürrük gibi yaşayan bir arkadaşın yanına çıktım artık ev hayatına atılmıştım. Ev hayatının zorluğunu zaten bilmekteydim emmee eve gelen tonlarca arkadaş beynimde yara açtı herşeyden önce. Uyumak, kitap okumak, kafa dinlemek istiyorum elektronik gitar izin vermiyor, gitmek istiyorum arkadaşlar bırakmıyor, eve kız atmak istiyorum vicdanım el vermiyor, s.kim böle ev hayatını diyorum ç.küm kalkmıyor, çünkü ev çok pis. Her hafta yeni bardak alıyorum. Evde küllük yokmuş gibi zittimin izmaritleri hep bardaklara atılıyor. Bardağa sigara atan zihniyet kül tabağından da çayını, kahvesini, kolasını içer herhalde. Hatta o kadarını kaldıran, o küllüğe işer onu içer. vs.cs.ts....

Derken 1 yıl tahammül edebildi kulaklarım bu zulme. Öğrenciliği bırakma anlarına geliyordum, depresif edip edip bırakıyordum kendimi. Derken yurtta karşı komşuluğumu yağan bir arakadaşımla karşılaştım. İlk gördüğüne ağlayan tifanik kızlar gibi hemen döktüm içimi. Bizima arkadaşta bir ilgi bir muhabbet. Noluyoz a.q dürtçen mi demeye kalmadı arkadaş teklifini yaptı...

Hani amacım blog dizisi yapmak değilde o konu başlı başına ele alınması gereken, ibrete şayan bir konu o yüzden başka bir yazıya sırasını savmasını talep ettik. O da kabul etti. O zaman şimdilik close.

0 Kere Tükürdüler, Elhamdulillah...:

Yorum Gönder

Bir de sen tükür şu kulağın suratına!