Pages

17.9.10

Gerçekçi Ol Dayağını Ye!

Buluğ çağının o merakla genital bölgeye bakıldığı zamanların az ötesinde gençlerin hayatlarını etkileyen bir başkaldırış izlemlenir. Yada gözlemlenir ne b.ksa... Okulda sıra dayağında "ben niye yiyorum lan!" kaldırışı, masada "o gıza ben bakıyorum lan!" kaldırışı, tartışmada "sen ahıllı gonuşacahsın annadın mı lan?" kaldırışı, "o ne lan cücük gadan bahsana buna" kaldırışı. Bu kaldırışlarda her ne kadar "lan" eki kulağa hoş gelmese de Üstad Üstün Dökmen hocamız "tabi ki siz çocuğunuza lan diye hitab ederseniz o da lan der" diye "lan" karşısında üryan gençliğe tercüman olur. O gençlikte onun ağzını yer ağzını...

Bu başkaldırılarının toplum yakası kişiliğin Afrikalıların "fiki fiki- hoba hoba" diye tabir ettiği egemen kısmını şekillendirir. Sıra dayağında herkesden fazla dayak yiyilmesi, "o gız" için arkadaş efradının toparlanması ve karşı cenaha olan "ben ölem gız benim olsun" saldırısı, tartışmaların burnun az üstüne yenilen kafayla sonlanması, vs. vb. Kişinin hayata "anasını bile züterim" enerjisi vermesine neden olur ki devamını "secret" kitabından okuyabilirsiniz.

Ancak olayın Üstün Dökmen hocamında üstünde durduğu, altını çizip affilli şekiller yaptığı noktası; şımarıklık. Şımarma güdüsünü kişi toplumdan değil tamamiyle ailesinden kapıyor ve İtalyan gençliği bütün şımarıklığıyla soruyor; kapitto?

Başkaldırının ebeveyn düzeyine geldiği noktada anne-babanın tavrı önemli bir rol oynuyor. Çocuğunun kasti olarak şımarıklığını isteyen ebeveynler lise çağındaki çocuğunun elindeki "ben aptal değilim, şımarığım" sloganlı medya markt kataloğunu, birbirinden cillop dilberleri gösterip "bahın bunu yüzünüze vurmadığınız için götümüze benziyorsunuz" mesajı veren avon kataloğunu "bunuda alcahsınn banaaa" diye gözünün önünde görünce ne bok yediğini anlıyor, ancak çok geç. O çocuk seni evden bile atar haberin olsun değerli ebeveyn. İnanmıyorsan Üstün hocama sor...

Çocuk insan kişisinin ailesiyle alakalı ilk başkaldırısı "ahanda ben evden gidiyorum lan" olmasına binayen aynı yoldan bizde yürüdük. Ben bu başkaldırışı çok düşünerek, elekten suyu eleyerek, SWOT analizleri yaparak uygulamış bir insanım. O kadar da akıllı kaldırdım. Aslında ne kadar sevildiğimi ama bir o kadar da şımartılmak istenmeyişimi izledim. Etrafımdaki genç nufus bu konuda iki renk gösteriyordu. "şüküme kadar lan! Nere gidiyosan git eşşolueşek" ciler ve "oğlum etme bah sana dilberdudağı yapam, börek yapam, saçımı sana kadayıf yapam, çay koyam,  karşıdan da taze açma alam... etme, gitme" ciler.

Tabi görmediğimiz rengi hayal edemiyoruz arkidişler. Benim abanın altından gösterdiğim orta parmak büyüklüğündeki sopaya babam at şükü kadar büyük yün çubuğuyla karşılık vermişti. Hatırladığım son cümle "demeh "lan" heeemiii lan ne demek lan godumun gepçesi!" demek ki babam Üstün Dökmen' i hiç dinlememiş, hiç... Ayıldığımda gün atmıştı. Daha nush ile uslanıp uslanmayacağım test edilmemişken, tekdir hakkımızı kullanamamışken bu kötek şımarma isyanlarını bastıran muazzam bir tedbir oldu.

Her boka iyi tarafından baktığımız zamanlar tabi o zamanlar. "Ulan babamın sevgisine bah. Bide belki aklıma yatar da kaçarım diye bayıltmış, öldürse bile candır valla billaa" diye düşünüyorum ilk etapta. Ama sonradan kah evde ismim babamın ağzından telafuz edince ayaklarımın g.tüme vurmasından, kah telefonda cevapsız aramalar içinde babamı gördüğümde ağzımın kurumasından, sağ dirseğimdeki titiretmeden, sessizce "vallaha duymadım" diye kendi kendime savunma yapmamdan yanlış giden birşey olduğunu anladım.

Bana göre yanlış giden şey aslında babama göre doğru olan "mutlak itaat ve muhabbet ile hizmet" ten başka bişe değil. Ben ve benim paralelimdeki nesil, hakkı çatır çatır yerken bakar, sonra da babasından anasından yine fırça yer. Söz söyleme hakkımızın en yakiin akrabamıza, babamıza-anamıza olmadığı dünyada ellerden hangi hakkı isteyeceğuz o da Mustafa Topaloğlu'nun bilgisinde mahvuzdur.

Üstün Dökmen hocama naçizane bir çağrı...

Yanlışsam yanlış de Üstün hocam...

5 Kere Tükürdüler, Elhamdulillah...:

dralaye dedi ki...

ahahah çok eğlendim okurken

xoxo dedi ki...

Ah gençliğim benim.Ne güzel çağlardır o bluğlar.Ne güzelde yazmışsın. :D

Kabakulak Kocakulakoğlu dedi ki...

eywallah değerli izleyici/okuyucu. İnşallah bi ömür boyu devam edecek bu çileyi hep beraber çekeriz...

Adsız dedi ki...

yeaaa çok seviyorum bu blogu yaaaa...o yazılar o üslup o kulaklarrr:D keşke benim abim felan olsamışsın yeaa

Kabakulak Kocakulakoğlu dedi ki...

bacı eğer sensen lütfen bah açıhlayabilirim.

Yorum Gönder

Bir de sen tükür şu kulağın suratına!