Pages

29.5.10

Ne Ortamlar Gördü Bu Yiğit - Kulaklarına Nur Yağan Yer.

Şuradan devam;Derken yurtta karşı komşuluğumu yağan bir arakadaşımla karşılaştım. İlk gördüğüne ağlayan tifanik kızlar gibi hemen döktüm içimi. Bizim arkadaşta bir ilgi bir muhabbet. Noluyo.q dürtçen mi demeye kalmadı arkadaş teklifini yaptı..

+ Gel bizim eve...
-  Sizin ev?
+ Gidelim bak istersen
-  Neye?, Haa! eve... Bakalım.
 
Eve doğru gidiyoruz ama fonda acayip acayip sorular var. Dinle alakalı bütün sorular. Ve işin daha acayibi o anda o soruların hiç biri bana acayip gelmiyor. Hatta az daha sorsa diyorum, biraz da ben sorsam diyorum ama hiç acayip demiyorum. Zira o senenin başı ben Allah' a inanmaya karar vermişim. Biraz daha işin içine dalınca o zamanlar yazdığım bide meşurlarından sayılan bloğumu tarihe gömmüştüm.
 
/itiraf içerdi.!/
 
Boş iş olarak geldi birden. İlla yazmak eylemiyse haz eden kalem kağıt da bi icat diye düşünmüş, kağıda kaleme dadanmıştım. Hem artık o terbiyesiz, orda burda ona buna laf sokup bak ben alayınızdan zekiyim turu atan fırlama yazıları değil. Yüksek seviye din içeren yazılar yazmaya başlamıştım. Gözlerimi sırlar dünyasıyla açıyor, 5. Boyutla kapatıyordum. Hatta kendimi iyice kaptırıyor, bir gün başıma gelecek o mucizevi olayı bekliyordum. Yada bi dede çıkacak 5. boyut Salih gibi benim hocam olacak, arada fırça atçak ama böyle suratında tam bir dede sırıtışı olcak, arada canımız sıkılırsa sakaldan kıl çekmecelik oynayıp 5. boyuta ayrı bir hava katacaktım.

Böyle bir zamanda bu çocuğun beni böyle bir ortama götürüyor oluşu tesadüf olamazdı. Ben yaradandan bir mesaj bekliyordum aha o mesaj da 1.89 luk 95 kiloluk bir yarmayla gelmişti. Zevkten 7. boyutta hurilere rastlamışa dönmüştüm. Bu acemi sevinç çocuğu da 7. boyutta hurili filan ortam yapmış kadar sevindirmişti.

/Evet o yüzdendi çünkü çocuğun orası burası oynuyordu!/

Derken eve geldik. Ev diye yazarken bile kendimden utanıyorum. Böyle bir ev olamaz. Bir evin içinde bu kadar eşya bu kadar oda nasıl olur. Bir evin nasıl böyle bir manzarası olur. İnsanın babası aile bireylerinin her birine 3 fare düşen bir evdeyken demez mi hayvanoğlu hayvan! İtoğlu it! diye. Der. Ben sadece oha diyebildim. Aslında 7 kişi kalınan evde o gün kimse yoktu. O gece orda yattım. Sabah yataktan doğrulur doğrulmaz pencereden denizi görünce yine oha dedim. Derken kapı çaldı. Büyük abiler girdi içeri. Ama ben dedeyi bekliyordum. Gelecek kolumdan tutacak seni hoşaf çocuuu seniii diye beni adam etmeye götürecek diye bekliyordum. Gelmedi.

Uzun bir mülakat yaşadım. Anlatmadığım hoca hikayesi kalmadı. Ayetler ve hadisler ışığında milletin ağzını 20 derece sağa yaslıyor, bu pür dikkat dinlendiğim anı dayanamayarak başımdan geçmiş gibi anlattığım atmasyon hikayelerle destekliyordum. Öyle bir sevildim ki cemaat içinde egemenliğimi ilan ederdim 1 ay içinde. Ama ben dedeyi bekliyordum. Gelmedi dede.

Derken aradan 1 ay geçti. Ben o güne kadar üniversitede ki arkadaş çevrem ile cemaat arasında sıkışmalar yaşamaya başlamıştım. Ne şiş yanacak ne kebap. Tam essin bahar rüzgarı g.tümde yeller essin.. Ama esmedi. Çok kötü patlamalar meydana gelmeye başladı. En büyük patlama cemaatin en hassas noktası; bir kızla pırtladı...

Bölüm-1- O Kız Kimdi?

Bölümümüzde özel sürüm yaratılmış bir bayan vardı. Okula girerdi biz susardık. Diğer bütün kızları sustururduk büyü bozulmasın diye. Onun için bi ton gay erkekliği seçti, bi ton kız lezbiyen olmak istedi. Okul onun o gün baktığı insanları konuşurdu. Bakma süreleri kavga sebepleriydi. Talihsizlik bu kızın bir önceki sene gelmesiyle başlıyordu.

Bölüm-2- O Kız Ne İstiyordu?

Üst sınıflardan kitap alma beleşçiliğine girmiş, onun sınıf arkadaşlarından birinden kitapları almıştım. Arada bu kızdan aldığı kitap da karışmış. Mal iki eliyle bi kitabı ayıramamış hasılı. Kız bi akşam evde grand abilerin muhakemesi varken beni aradı.

+Yaaa kulaakkk canımmm bizim mal sana kitapları vermiş ama yanlışlıkla benim kitabımı da sana vermiş onu alabilir miyimm?

/ o ses tonuna herkes herşeyi verir! o yüzden benim cevabımı boşverin!/

+ Tamam bekliyorum o zaman.

Akşam 22:00 suları kitabı götürdüm. Kız kitabın o olmadığını onun bilmem ne sürümü olduğunu söyledi. Bende o kitabı hatırladım getireyim dedim. Ama orospuluk bu ya tutturdu olmaz ben gelip alcam. Arkadaş kıza yalvarıyorum resmen yok. Gelcem diyo. İyi gel dedim. Gel dedim ama aklımda evin hali var. Bütün grand abiler orda. Zaten kalkmış elimde kitapla çıkmışım ayar etmişim milleti bu kız apartmana girerse ne cevap veririm? 

Bölüm-3- O Kız Ne Yaptı?
Derken apartmanın önüne geldik ben bi gözümün ucuyla kızı yokluyorum geliyo mu diye. Vallaha geliyo. Ulan ayağım kırıldı numarası mı yapsam. Ulan aklıma şu kitaptı diyip alakasız bi kitap söylesem de yuh dese geri zekalıya mı yatsam bilemeden elimi kapının zilinde buldum.

Kapı açıldı. Grand abiler açılan kapının tam karşısındaki salonda dona kaldı. Bazılarının ince bıyıkları dökülmeye başladı, kiminin saçı beyazladı, kiminin aklı karıştı, kimi süprize bak diye sevindi, ama çoğu başkasının günahına ağlayan adamı oynadı. 40 saniye sonra kendine ilk gelen abi koştu salonun kapısını kapadı. Ben bu acımsıtrak olayı da gördükten sonra kızı rahat rahat eve davet ettim. Hatta "yok yok siz müsait değilsiniz heralde" dedi, sempatik bakış yapıp ısrar ettim. Girdi. Odama götürdüm ve o eve hatta şimdiye kadar ki cemaat evlerine ilk kız kokusunu yaydım.

Bölüm-4- O Kızla Ne Yaptık?



Birden bire içimde salak bir rahatlama hissettim. Kızı recm etmediler. Belki edecekler ama o recm olurken hiç değilse ben evde çükümden asılmış olarak kalacam. Belki de bunu neskafeyle kutlamalıydık. Evet kutladık. Kahvemizi içtik. An itibariyle 20 kişiyi barındıran evdeki anormal sessizliği bozan hıçkırık seslerini ikimizde s.klemedik. Sevişirdik belki ama muhabbet daha çok sardı. Sonra kitabını verdim, evinin önüne kadar da götürdüm.

Geri döndüğümde 20 kişi üstüme yürüdü. Ağlamalarından kimsenin ne dediğini anlamıyordum ama özellikle 35 yaşlarında zaten kafasında az sayıda kalmış saçlarını yolup ağlayan abi için gerçekten üzülüyordum. O kadar insan benim içim üzülüyordu o da ayrı bir g.tümü kaldırıyordu. Ağlarken bana birşeyler söylemeye çalışıyorlardı ama anlamıyordum. Anlamadığıma da üzülmüyordum. Erkekler öyle anlarda genelde insanın sülalesine küfreder. Ama olayın benim sülalemle hatta benle bile alakası yoktu.

Biliyordum herşey güzel olacaktı, dede gelecekti, Salih olacaktım. Salak salak sırıtıp yaa hocam böyle şeyler oldu diye anlatacaktım. Vay mal Salih diyip enseme vuracaktı. Beraber gizlice Şebo nun son albümünü dinleyecek, biri gelirse hemen yasin süresinin dondurduğumuz yerine dönderecektik. O yüzden hiç takmıyordum meseleyi. Ertesi gün bütün evi bana taşıttılar. Evet. O geldiğimde hayran olduğum bütün makinelere küfrediyordum. Hepsine. Meyve sıkacağın pervanesine, meyvesine, suyuna. Mikro dalganın kapağına, tabağına hemde kendi makro dalgamla(!). ve celle senaük...

Bölüm-5- 15 Gün Sonra?


15 gün sonra ben cemaatteki 7. evimdeydim. Abi tayfası benim olayı öyle bir yaymıştı ki teee Kenyadaki abilerin kuklağına gitmişti. Hani abi dersin dedikodu yapmaz dersin ama abilere hay lazımmış işte. Kenyadaki abiye laf gidene kadar ben kızı odaya kapatmış, üstünde her türlü tepüşük yapmışım hatta kız şu sıralar hamilelik testleri neyim yaptırıyormuş.
 
Bunları da duyunca her gittiğim yerde huzursuzluk çıkarmaya başlamıştım. İnadına evlerden çıkmıyordum. İntikam almalıydım. 15 gün sonraki evimde ise yılbaşına denk gelmiştim. Daha önceden ayarttığım cemaat yavrularını o gün fifa partisine götürmek üzere kandırmıştım. Ev abisinin evimizde olacak program için alış- verişe gidişini fırsat bilerek çıktığımız, çıkarken de telefonlarımızı kapattığımız eve cemaat yavrularıyla gece 2 de dönmüştük. Döndüğümüzde sorumlunun kim olduğunu herkes biliyordu.
 
Grand abilerden dördü o sabah beni evden kovdu. Evden çıkacam ama 5 kuruş param yok. Çirkefliğe yattım. Valla benimde aklımda gitçem ama benim param yok dedim. 200 lira aldım. Daha 6 sıfır silmemiştik paralardan o kadar güzel görünüyordu ki. Yine eski evime taşındım. Yine iş hayatına başlamıştım. Okul bitinceye kadar da öyle devam etti. Tek farkı benim artık işten aldığım paranın bile yetmediği zamanlar babama değil cemaate gidiyor olmamdı. Hepsine teşekkür ediyorum. Saolsunlar. Allah onları çok sevsin.

0 Kere Tükürdüler, Elhamdulillah...:

Yorum Gönder

Bir de sen tükür şu kulağın suratına!