Pages

21.2.10

Bunun Savaş Anlamına Geldiğini Biliyor Olmalı!

Artık sivil zamanlarımı düşünemez haldeyim. Ben miymişim o hoyrat adam. Sakalların saçla futursuzca sevüştüğü, altlı üstlü depüştüğü,götten basmalı pantolonuna, 7 senelik tişörtüne laf ettirmeyen adam ben miymişim!

Bu hayat hani motor hatun misali cilveli cilveliydi? Hani şakaydı, gırgırdı, içen öldüyse içmeyen ölmedi miydi, fıstı, ne bu ciddiyet! Ne bu gerginlik!

Hayatımın son 3 ayı tamamen anılar çöplüğü. Ruhum ter, kan içinde kokuşmuş ayak parmağı arası gibi. Tek deodorantı bilmediğim,hatırlamadığım yerlerini dıt dıttırırrrııı dıt ttıttırrıı diye geçiştirdiğim şarkı, türkü. Halk arasındaki adıyla depresyon olan İsmailYK nın feysbukuyla hüzün, uzaklara dalış gidiş hastası oldum. "Titanik gibi battı aşkımız" gibi şarkılar yazıyorum boş kaldığımda. Halim perişan 1 paraftan anlaşılan...

Bak işte yine durup bu nasıl bir ajitasyon diye kendi kendime mausla vurduğum bir an yaşadım. Yukarda yazdıklarımı silmedim artık. Dursun yazdığımı silmek huyum değil, ilk işaretlediğin doğrudur öğretisiyle. Kendi kendimle kavganın sebebi içime attıklarım.

/ve daha fazla dayanamaz!/

Şimdi bugünü özellikle kayda geçiyorum. Bu adamı unutmamam lazım. İsmi lazım değil. Hatta "bu adam" dediğimde bile fazla. Her hangi bir hayvan üremesinden bahsetsem yine akıma gelir. "O öyle dutulmaz ulağn, ahan böyle dutacaksınız!" diye bağıran. O anki şeklinin soru işaretine benzediğinden habersiz garip bir adam.

/üreme demiştim değil mi!/

Egosunun gıdısını gıdısını kaşıttığı bi tehditleri var. Bir de özgüven patlamasına neden olmuş sağ göğsünde taşıdığı "orta zorlukta" çözülmüş sudokusu. Daha önce bi yazımda üstüne dürtmüştüm "kakamıza bile biz yaptık diye hayran hayran bakan canlılarız" diye. Ama bu kadarı pes. Bu adam s.çtığını kesinlikle saklıyordur. Tamam 9 yaşındaki beyin zekasıyla çözdüğü sudoku beni pekala şaşırtmıyor değil. Ama bunun uluorta burundan yukarı sallanma suretiyle "bah bah bah bunu çözmek beyin ister beyiiiinn! Caponların yarısı bile bunu çözememiş." cümlesini kurmak nasıl bir ezilmişlik, buruşturulmuş, tekmelenmiş bir ruh ister?

/bkz:sorunun içinde cevabın alelade görüldüğü cümleler!/

Söz konusu caponların/!/ yarısını zaten çocuklar ve özürlüler oluşturuyo ki hiç değinmek istemiyorum. Tüylerim tikeliyo.

Her insanın kendine has üç beş kişisel özelliği olur. Tamam insanı şekillendiren çevresidir gıdıgıdı hedehededir... ama insan bazı şeyleri de kendi üretir. Akli olarak yetersiz görülmüş insanların bile kendilerine has en azından bir kafa kaşıyışı vardır. Hani beni şekillendiren çevremse, O şekilden ben böyle bir tespit yaptım.

/burak kut muyum lan ben!/

İşte bu adamda kendine has tek bir emare yok. Bir adam bu kadar mı yap-boza benzer. Hani bu adamının bozuk şeklinde

/yap-boz parçalarını dağıtmak anlamında bozuk!/

her bir parçasına bulacağım birileri vardır. Yani arada düşünüpte şükretmiyor da değilim. Allahtan bu adam bir bilim adamı olmamış. Safi özentiden girer ikinci sınıf bir hamama sabunun yerde kaydırış gücünü buldum diye anadan üryan taksim meydanında evreka! evreka! diye bağırır. Tillahi o gün cezayir gazetelerinde bile karikatürlerimiz yayınlanırdı. Arşimetin heykellerini evimize diksek yine adam yerine konmazdık.

Geçen hafta komutanların arasında çarşıyı iptal etme kervanına özenti halvet-i ruhiyesiyle kendisi de katıldı ve başladı kendisi de ota boka çarşı kilitlemeye. Elbette böyle sallanan kılıçlarda yaramın olmadığını hiç görmedim. Süpriz olmadı ve o kılıç bize de değdi. Çarşıya çıkmamı engellemesi ile ünlü bilgiç güzel tavşanımız; Buggs Bunny'in o meşur sözünü yüreğimde hissettirdi "Bunun savaş anlamına geldiğini biliyor olmalı!"

Ortaokulun hiç hatırlamadığım bir sınıfından beri kelimelerimi birer şiddet aracı olarak kullanıyorum ve bu şiddet aracımın neresine geleceğini hiç önemsemiyorum...

0 Kere Tükürdüler, Elhamdulillah...:

Yorum Gönder

Bir de sen tükür şu kulağın suratına!