Pages

3.12.09

Bitişin Ucundaki Başlangıç!


O artık bir asker!

Artık zurnanın zırt dediği yerdeydim. Onca koşturduğum askerlik işlemlerinden sonra sevk kağıtlarımı

/halk arasında sülüs de denir!/

almak ve sınava girmek üzere komutanlıktan içeri girmiştim. Açık alanda tepecik kendini dağ zannedermiş ya o hesap kasıla kasıla girdiğim 5 erli sırada uzaktan bakıldığında dağların arasındaki kanyon gibi kalıyordum. Bizi oldukça komik bir kısa dönem çavuş karşıladı.

/diğer bütün karşılayan çavuşlar da komikti!/

Yavaş yavaş işlemlerin yapılacağı binaya doğru ilerlemeye koyulduk komik çavuşun süpersonik espirileriyle beraber. Derken küçük bir binaya girdik. İşlemlerin hangi sırayla gerçekleştiğini bilmediğimizden ne kadar süreceğini de kestiremiyorduk. Bina küçük ama faaliyeti büyüktü. Zira o ana kadar dışarda soğuktan donan g.tüm ve ben binanın gürül gürül yanan kaloriferlerine hayran kalmıştık. Sıra numaralarımızı vücudumuzun uygun bölümüne iliştirdikten sonra başka bir binaya doğru yola çıktık. Ben bu sıra işinin bu kadar hızlı bir şekilde yapıldığını tecrübe edince ortamda en fazla 15 dakikalık işimiz kaldı gibi bir rehavete kapıldım.

/denyoluk işte!/

Yeni girdiğimiz binanın manzarası ise gerçekleri suratımıza bir kazın tavuğu tokatlaması gibi yüzümüze vurmuştu; Biz sıranın, sırasının, sırasının, sırasının, sırasıydık.

/askerim efendiyim diye böyle diyorum yoksa anasının .mındayız işte!/

50 kişilik gruplar halinde 300 kişinin sırada beklediğini görünce uykum kaçtı, kendimden nefret ettim, iğrendim, kustum, geğirdim, ossurdum çok pis bir adam oldum hasılı. O an anladım buradaki bütün askerlerin neden bu kadar komik olduğunu. Bu bir isyan tedbiriydi.

2.5 saatlik ayakta ziyan olma sonrası komutana belgelerimi uzattım;

+ Evraklarını karşı odaya götür!
- Tamam hocam.
+ Hocam? Komutanım diyeceksin!
- Tamam komutanım!
+ Tamam? Emredersiniz diyeceksin ulan!
- Emredersiniz komutanım!

Evet bu sadece birinci aşama, birinci bekleyiş. Oradakilerin burası kesin son dediği duraklardan sadece biri. Bu kadar beklemicez dimi yakarışlarının başlangıcı. Arada kopyala yapıştır anlarından oluşan 6 aşamayı atlıyor son aşamaya geçiyorum. Sınav ve mülakat aşaması.

Elimizde optik formlar sınav için bir önceki grubun sınavı bitirmesini bekliyoruz. Sınavda nasıl sorular sorulduğu oldum olası hep merakımı kurcalamıştır. O yüzden çok tuhaf bir heyecan var içimde. Komik çavuşlardan birinin sinirli sinirli yaklaştığını gördük derken;

Komik Çavuş: Kusura bakmayın arkadaşlar! İçerde angutun, kolpanın biri soru çözecem diye tutturunca sizi bekletmek zorunda kaldık.

Bizim Grup: Vay göt! vay şerefsiz! Vay hurma! Vay kofti poşet! Gomutanımm bırakın .mına koyalım onunn! anasının, baldırının, bıldırcınının.....

Tabi ben bu tepkileri duyunca anladım ki sınav kitapçığının açılması sonraki gruba sülalenin teslimiyeti anlamına geliyor. Başladım optik formu doldurmaya

/50 kişilik grubumuzun tamamında olduğu gibi!/

Çavuş attığı oltanın tuttuğunu görünce o içinde oynaşan gözlerini dikti üstümüze; "Bitirenler mülakata gidebilir!" diyerekten biz daha soru kitapçığı görmemiş acemi askerlerin elinden aldı kağıtları gitti.

/sağol sağol sağol!/

Başka bir çavuş şu özelliklerden birini taşıyan elini kaldırsın dedi başladı saymaya;

* balık adam sertifikası olan
* bilmem ne mühendisi olan
* sağlıkçı olan
* bedenci olan
* müzisyen olan
* avukat, hakim, savcı, yargıcı, saldıraycı, danıştaycı olan
* kardeşi, anası, babası, bacısı filanı askerde olan

Bu mu? bu kadar mı? nerde peki;

Fırlama olan, babasının adı ziyettin olan, blog yazarı olan, google da aratıldığında bulunan?!

Yok. Elimi nereme sokim peki şimdi ayıptır sorması?

Sevk kağıtlarımızın

/sülüs demiştik bunlara hatırlıyorsunuz!/

alınmasıyla sonuçlanan mülakat sonrası. Komutanlardan biri artık asker olduğumuzu, ona göre hayatımızın geri kalanını coşarak, hoplayarak, sevişerek geçirmemiz gerektiğini söyleyen bir konuşma yaptı ve çıktık.

Sabah güneşiyle başlayan süreç güneşe veda edemeden sona ermişti. Ama askerdik artık. Ellerimizde sülüslerimiz ve memleket izin kağıtlarımız. İzinli askerlerdik artık.

/şanlı TSK işini garantiye alıyor bu izinli askerlik olayı ile!/

Sevinç çığlıkları atmamızı kimse beklemiyordu elbette. Ama heycanlanmıştım yalan yok. Askerlik anılarımı ara ara dijital platformda yayınlayacağım. Şanlı TSK tabiki bu yazıların sahibini bulduğunda öttürecektir.

/2 hafta yazmazsam polisi arayın!/

Yakalanmamak ve öttürülmemek dileği ile. Esen kalın şimdilik

"Çayda dem, askerde kıdem yavrım!"

0 Kere Tükürdüler, Elhamdulillah...:

Yorum Gönder

Bir de sen tükür şu kulağın suratına!